Evet, yazi biraz uzun ama ecdadımızın yaşadıklarının
görülmesi açısından kesinlikle sonuna kadar okunması gereken bir yazıdır!
 
 
 
 

Aç ve perişan halkın dişinden tırnağından artırarak devletine kazandırmak

istediği ve parasi peşin ödenmiş iki savaş gemimize İngilizlerin göz göre göre 

el koyduğunu, tüm ultimatomlarımıza rağmen paramızı geri ödemediklerini ve

bu gemilere daha sonra askerlerini doldurarak Çanakkale'ye yolladıklarını

 

 

 

Enver Paşa'nın Alman hayranlığının bize 500 bin vatan evladına ve bir

imparatorluğun tasfiyesine neden oldugunu, Almanlarla yapılan gizli

anlaşmanın kabinedeki bakanlardan bile gizlendiğini, aradan yüz yıl

geçmesine rağmen yabancı hayranlığı hastalığımızın geçmediğini, sadece

hayran olunanların değistiğini

 

   

Sultan Abdulhamid'in olayları kırk yıl önceden görerek Çanakkale'deki

tabyaları guçlendirdiğini ve elden geçirdiğini, Bazı yeni tabyaları inşa

ettirdiğini, O'nun yaptığı calışmaların belki de savaşın seyrini

değiştirdigini

 

 

  İngilizlerin daha savaş ilan edilmeden Seddulbahir'i bombaladıklarını ve 86

şehit verdigimizi

 

 

  Avustralya'nın ve Yeni Zelanda'nın gençlerinin "Avrupa'yı Almanlardan

kurtarmak ve Avrupa'nın özgür kalmasını sağlamak" propagandasıyla

toplandığını, Bu gençlerin daha önce Gelibolu denilen yerin adını bile

duymadıklarını

 

 

 

İkinci çıkarma için savaşa giden bir Avustralya askerine nereye gittiğini

soran bir yaşli adama "Türkler buraya gelip yerleşecekler, onları öldürmeye  

gidiyoruz" dediğini, bu söz üzerine yaşlı adamın binlerce kilometrekarelik

çöle doğru baktığını ve "Eee gelsinler ne olacak ki burada yer

çok" dediğini

 

 

 

  Padişahın "Cihad" ilanını duyan ve Avustralya'da yaşayan iki zenci

müslümanın, Türklerle savaşa giden birliğe ateş açtığını ve orada şehit

edildiklerini, Orada bulunan ve olayı yaşayan Avustralyalıların bu olayın

nedenini uzun süre anlayamadıklarını

 

 

  İngiliz-Fransız donanmasının Gelibolu öncesi 200 yıldır hiç yenilmediğini,

dünyanın gelmiş geçmiş en iyi donanması olarak bilindiğini, bu donanmanın

bayraklarını gören Türklerin topukları yağlayıp kaçacaklarını

düşündüklerini, daha da trajik olanı bu düşünceye saplantı derecesinde

inandıklarını

 

 

 

  İngiliz-Fransız donanmasının seksen parça gemiyle boğaza saldırdığını,

gemilerden birinin adının "Agamemnon" olduğunu, Agamemnon'un binlerce yıl

önce Truva'ya saldıran Yunan ordusunun kalleşce yöntemler kullanan

komutanının adı olduğunu

 

  Agamemnon'un yaşadığı topraklarda doğmasına rağmen kanının son damlasına

kadar Türk olan ve kendisini Anadolulu hisseden Mustafa KEMAL'in Çanakkale

zaferi sonrası öldürülen Truva kahramanını "Hektor'un intikamını Aldık"

diyerek unutmadığımızı ve Truvalıların bizim için ne anlama geldiğini en

güzel şekilde ifade ettiğini

 

   

 

İngilizlerin sabah saatlerinde girdikleri boğazı ellerini kollarını

sallayarak, canlarının istediği her yeri bombalayarak geçebileceklerini

zannettiklerini, Akşam beş çayını Marmara denizinin ortasında içmeyi

planladıklarını, İstanbul üzerine bahisler

kurduklarını

 

 

 

  Şair deyince insanların aklına terbiye, iman ve insanlık sahibi yüce

kişiliklerin geldiği (Mehmet Akif ERSOY gibi), İngiliz şairlerin de "hem

de yüksek ideallerle- savaşa katıldığını, bu ideallerini günlüklerinde

"Lokum ve halıları yağmalamak, Ayasofya'nın çinilerini sökmek, İstanbul'un

en güzel lokantalarında balık yemek" olarak yazdıklarını

 

  Yüzlerce yıl Osmanlının ekmeğini yemiş olan ve Osmanlıdan sadece saygı ve

hoşgörü görmüş olan gayr-i müslimlerin, İngiliz-Fransiz donanmasının

gelmekte olduğunu haber alınca İstanbul'da sevinç gösterileri yaptığını

 

 

  Bu tehlikeli gelişmeler karşısında devleti yönetenlerin başkenti

Eskişehir'e taşımayı düşündüğünü, hatta gerekli binaların ayarlandığını,

gitmesi için teklif götürülen devrik Sultan Abdulhamid'in bu teklife

şiddetle karşı çıktığını, "Biz İstanbul'u alırken Bizans İmparatoru kanının

son damlasına kadar savaştı ve öldü Ben ondan daha mi az şerefliyim!

Gelirlerse burada savaşır ve ölürüz" dedigini, bu sözler üzerine payitahtın

utandığını ve İstanbul'da kalmaya karar verdiğini, Direkten dönen bu

düşüncesizliğin belki de askerimiz üzerinde korkunç bir moral çöküntü

yaratmış olabileceğini

 

   

Osmanlı Devletinin elinde sadece 26 deniz mayını kaldığını, Nusret (Yardım)

gemimizin kaptanının (Tophaneli Hakkı Binbaşı) mayınları nereye ve ne zaman

bırakması gerektiğini bir gece önce rüyasında bir yüce kişi tarafından

kendisine bildirildiğini, Bu mayınların hic akla gelmeyecek biçimde

Ertuğrul koyunda kıyıya paralel olarak döküldüğünü, İngilizlerin boğazı

defalarca dikine kontrol etmelerine rağmen bu mayınları tespit

edemediklerini çünkü Nusret'in bu mayınları son mayın kontrolünden sonra

sabaha karşı bıraktığını

 

 

 

Donanma boğazı geçmeye başladığında düşük top menzilli Fransız gemilerinin

taktik gereği tabyalarımızı şaşırtmak için öncü atışlar yaptıklarını daha

sonra arkalarından gelen uzun menzilli İngiliz gemilerine yol açmak için

kenara kaydıkları Bu kayma esnasında kıyıya paralel yerleştirilen

mayınlara çarptıklarını, büyük bir panik yaşandığını, ortalığın

karıştığınğ, gemilerin birbirine girdiğini, 200 yıldır yenilmeyen dünyanın

en büyük donanmasının iki saatte dağıldığını Türklerin batan düşman

gemilerindeki savunmasız askerlere ateş etmeyi bıraktıklarını ve diğer

gemilere ateş ettiklerini Bunu gören İngiliz komutanlarının "muhtemelen kendileri

tersini yapmış olacakları için- olaya bir anlam veremediklerini Her

fırsatta bize insan hakları, medeniyet, modernite tokatları patlatanların

o gün aldıkları bu insanlık dersi karşısında şok geçirdiklerini

 

 

   

Edremitli Seyit Onbaşının, Topun ağzına mermi süren vinç tesisatı

bombardımanda kullanılamaz hale gelince "Ya Allah Bismillah" diyerek üç

tane 275 kiloluk mermiyi tek başına arka arkaya kaldırarak yatağa sürdüğünü

ve ateşlediğini, bu işlemi yapabilmesi için her defasinda üç basamaklı metal

bir merdivenden çıkması gerektiğini, üçüncü atışta İngilizlerin "Ocean"

zırhlısının dumenini parçaladığını, dümeni kırılan "Ocean"ın sarhoş bir

serseri gibi mayınlara sürüklendiğini bir mayına çarparak havaya uçtugunu

ve yirmi dakika içinde battığını

 

   

Bu olayın ertesinde bölük komutanının Seyit Onbaşıyı çağırttığını, aynı

mermiyi kaldırmasını istediğini ancak Seyit Onbaşının bunu

başaramadığını Bunun üzerine Komutanın "Bu merminin tahtadan bir

maketini getirsinler, Bu yiğidin fotoğrafını çeksinler" diye emir

verdiğini, Bu fotoğrafın hepimizin çok iyi bildiği ve Seyit Onbaşının

günümüze ulaşan tek fotoğrafı olduğunu

 

 

 

Cumhuriyet kurulduktan çok sonra Mustafa KEMAL'in Edremit'i ziyareti

sırasında Seyit Onbaşıyı sorduğunu ve Kaymakam dahil kimsenin

bilmediğini Kaymakamın Seyit Onbaşı'yı Mustafa KEMAL'in huzuruna

çıkarmadan önce kılığını beğenmeyip, tıraş ettirip takim elbise

giydirdiğini, bu olayın Mustafa KEMAL'i derinden yaraladığını Kaymakam

dahil orada bulunan herkesi azarladığını Seyit Onbasının ölene kadar

ormancılık yaparak sefalet içinde perişan yaşadığını

 

 

 

Nusret Mayın gemisinin yakın zamana kadar Mersin'de demirli olduğunu ve

ömrü dolduğu için jilet yapılmasının planlandığını, sırf bu ihtimalin bile

Türk Milleti adına yüz kızartıcı bir utanç levhası olarak kalacagını,

birkaç vatanseverin çırpınışıyla şimdilik bu olayın durdurulduğunu

 

 

 

İngilizlerin 18 Mart faciasının suçlusu olarak mayın

taramacıları sorumlu tuttuğunu, Hepsinin kurşuna dizdirildiğini, savaş

bittikten yıllar sonra her iki ordu arşivleri açıklanıp gerçekler

öğrenilince bu askerlerin

ailelerinden özür dilendiğini, tazminat ödendiğini, iade-i itibar

yapıldığını ve şerefli birer asker olarak öldüklerini ilan ettiklerini  

 

 

 

İngiliz-Fransiz ortaklığının boğazı donanmayla geçemeyeceklerini anlayınca

onlara geçit vermeyen Türk topcularını arkadan ele geçirerek temizlemek

için çıkarma harekatı yapmaya karar verdiklerini, bunun için Mısır'da

piramitlerin dibinde, sömürgelerinden getirdikleri on binlerce askeri toplayıp

"Nasıl olsa orada Türklerle işimiz çok kolay olacak"

diyerek bu askerlere baştan savma bir

eğitim verdiklerini, Burada toplanan askerlerin 16 farklı ülkeden

geldiğini, Aralarinda Müslümanların bile olduğunu, daha sonra bu askerlerin

savaş esnasında kandırıldıklarını anlayıp taraf değiştirdiklerini, Burada

toplanan askerlerin büyük çoçunluğunun çapulcular gibi davrandığını, Kahire

sokaklarında yapmadıkları rezilliğin kalmadığını  

 

 

Misirda toplanan askerlerin kayitlarini tutan bir katibin surekli

"Australia and New Zealand Army Company/ Avustralya ve Yeni Zelanda Ordu

Birligi" yazmaktan sikildigini pratik bir cozum olarak bu kelimelerin bas

harflerini alarak ANZAC kisaltmasini buldugunu, bu kisaltmanin dunya

tarihine gectigini

 

   

Ingilizlerin cikarma harekatini ellerine yuzlerine bulastirdiklarini,

akinti ve hava durumu dahil yaptiklari hicbir hesabin tutmadigini,

araliklarla cikmalari gereken genis kumsala degil, dar bir koya ve

kalabalik bir sekilde cikmak zorunda kaldiklarini, karsilarinda ise Ezineli

Yahya Cavus ve 62 kisilik takimi disinda hicbir birligimizin olmadigini

 

   

Turk ordusunun basindaki Alman Liman Von Sanders Pasa'nin cikarma beklenen

bolgeleri kasitli olarak yanlis hesapladigi, Ingilizleri ve Turkleri

olabildigince birbirine kirdirarak Ingilizlerin dikkatini bu bolgeye

cekmeyi, bu sayede Avrupa'da savasan Alman askerlerinin karsisinda daha

zayif bir askeri guc olmasini ve Alman birliklerini rahatlatmayi

amacladigini, bu gizli hesabin her iki taraftan da 500 bin cana mal

oldugunu, bunun ispatlanamamis bir iddia oldugunu, Tum savas boyunca Liman

Pasanin hicbir askeri tahmininin tutmadigini, aradan yuz yil gecmesine

ragmen bu suphenin hala kafalari kemirdigini

 

 

  Canakkale savaslarindaki en buyuk askeri dehalarin Mustafa KEMAL ve Esat

Pasa oldugunu, dusmanin her hamlesini dogru tahmin ettiklerini, yaptiklari

kritik hamleler ve aldiklari cesur kararlarla savasin seyrini

degistirdiklerini, gelisen olaylar neticesinde askerlerinin de yuksek

guvenini ve hayranliklarini kazandiklarini, bir isaretleriyle

emrindekilerin hic dusunmeden olume kostuklarini Ingiliz ve Fransiz

Kurmaylarinin bu kadar zor sartlarda carpisan Turk ordusunun bu kadar

akillica sevk ve idare edilebilmesine anlayamadiklarini, Zaten onlarin tum

savas boyunca olan biten hicbir seyi anlayamadiklarini

   

    

 

Cikarma beklenmedigi icin kucuk bir takimdan baska hicbir askeri birligin

bulunmadigi koya cikan 4000 Ingiliz askerine Yahya Cavus ve arkadaslarinin

eski tip piyade tufekleriyle 18 saat boyunca karsi koydugunu, mermi israfi

yapmamak icin asla tek dolasan hedeflere ates edilmedigini, neredeyse

hicbir mermi israfinin yapilmadigini, adamlarin orada cakili kaldigini, bir

santimetre ilerleyemediklerini, takim komutanlarinin ustlerine

telsizlerinden verdikleri raporlarda karsilarinda kalabalik bir makineli

tufek (!) birliginin bulundugunu bildirdiklerini, disaridaki kiyimi goren

Ingiliz askerlerinin cikmak istemediklerini bunun uzerine komutanlarinin

onlara arkalarinda ates ederek zorla savasmaya gonderdiklerini Havadan

savasin seyrini takip etmekle gorevli bir Ingiliz pirpir ucaginin pilotunun

kiyidan 50 m kadar aciga kadar denizin kipkirmizi kan ile doldugunu

gordugunu, bunun hayatinda gordugu en korkunc sey oldugunu soyledigini ve

muhtemelen aklini oynattigini

 

   

Ezineli Yahya Cavus ve arkadaslarinin hepsinin orada sehit oldugunu Bu

carpisma ve sehadetin belki de savasi kurtardigini, bu bolgeye cikarma

yapildigini haber alan diger birliklerin bolgeye yetismesi icin gereken

zamanin kanla kazanildigini

 

 

   

Bir bolgeye cikarma yapan 2000 kisilik Ingiliz ve Fransiz bolugunun o

bolgede bulunan selvi agaclarini Turk birligi sandiklarini, hepsinin

kacarak bolgeyi terk ettiklerini, bu olayin yillar sonra kendi

raporlarindan ve yazili kaynaklarindan ogrendigimizi, kimsenin nasil olup

ta 2000 kisinin ayni anda hayaller gordugunu aciklayamadigini

 

   

Tum cikarma harekati boyunca Ingilizlerin yilan gibi sinsice davranmaya

calistiklarini, Basta Anzak birlikleri olmak uzere diger tum somurge

askerlerini hep kendilerine kalkan olarak kullandiklarini Olumun kesin

oldugu taarruzlarda oncu siper birlikleri olarak hep bu askerlerin

kullanildigini Mel GIBSON'un genclik yillarinda basrol oynadigi "Gallipoli"

adli sinema filminde bu konuya inceden gondermeler yapildigini

 

   

Ingilizlerin tum savas boyunca hata ustune hata yaptiklarini, aptalca

kararlar aldiklarini, emir-komuta zincirlerinde surekli kopukluklar

oldugunu, verilen onemli emirlerin asla yerine ulasmadigini, kimden

geldigi belli olmayan emirlerle onemli stratejik hatalar yaptiklarini,

mevzi ve can kaybinin bu nedenle cok artigini, Ingiliz savas kaynaklarinda,

askerlerin anilarinda ve arastirma eserlerinde bunun gibi yuzlerce olay yasandigini

 
Gelibolu siper savaslarinin tarihin gordugu en acikli savas oldugunu,

on binlerce askerin savastigi dusman askerini bir kere bile goremeden can

verdigini, Ingilizlerin tokat ustune tokat yedikce Turk siperlerine kursun

yagdirir gibi bombalar yagdirdiklarini, kollarin bacaklarin havalarda uctugunu,

yerin altinin ve ustunun surekli yer degistirdigini, her defasina "Tamam

bu sefer canli Turk birakmadik" diyerek saldiriya gectiklerini, her

defasinda Allah'tan baska siginacak hicbir seyleri kalmamis Mehmetlerin

kabus gibi tekrar tekrar karsilarina ciktigini  

 

 

 

Savas istatistiklerine gore bir m2'ye 6000 mermi dustugunu, bu oranin dunya

savas tarihinin en yuksek orani oldugunu Havada iki merminin carpisma

ihtimalinin 600 milyonda bir oldugunu, bu carpisan mermilerden Canakkale'de

onlarca bulundugunu Savas Gazilerinin "Cehennem diye bir yer vardir

Biz orayi gorduk" dediklerini

 

   

Galatasaray Sultanisi (Lisesi) ogrencilerinin okul siralarini birakarak

cepheye kostuklarini, 15-16 yaslarindaki bu fidanlarin hepsinin tek bir

saldirida Ingiliz makinelisi ile bicildigini, Olayi

goren bir Turk askerinin yillarca agzini bicak acmadigini ve ne zaman

Canakkale'den bahsedilse hungur hungur agladigini  

 

 

Daru'l Funun'un tum son sinif ogrencileri sehit oldugu icin o sene hic mezun vermedigini

 

   

Gomulemeyen olulerin on binleri buldugunu, ortaligin kokundan ve sineklerden

gecilmedigi, domuzun bile yasamayacagi sartlarda askerlerin savastigini,

ilk ateskesin dostluk gosterisi degil, sartlarin her iki taraf icin de

artik kaldirilamayacak kadar agirlastigi icin zorunlu olarak alindigini

Iki tarafin askerlerinin o gun arkadaslik yaptiklarini, birbirlerine

cigara, yiyecek ve tespih, yuzuk, rutbe gibi ufak tefek hediyeler

verdiklerini, bu manzarayi goren bir Turk Subayinin "goren insanin

zalimlesecegini, bir zaliminde insanlasacagini" ifade ettigini

 

  Ortaligi basan sinekler yuzunden hicbir yiyecek maddesinin birkac tane

sinek yutmadan yenilemeyecegini, Salgin hastaliklarin da savas kadar can

aldigini, bir Ingiliz askerinin hasta arkadasini buyuk abdestini yapmak

icin tuvalet cukuruna girerken gordugunu, oradan cikmayinca cukura

kostugunu, hasta askerin bayilarak pisliklere batmis oldugunu,

arkadaslarinin ise onu yukari cekemeyecek kadar gucsuz kalmis olduklarini,

bu hasta askerin kendi pisliginde bogularak can verdigini Canakkale

savaslarina daha once hic bilinmeyen zeka urunu hileler ve aldatmacalara

basvuruldugunu, Turklerin soba borularindan top bataryalari yaptigini ve bu

sasirtmacanin isimize cok yaradigini, askerlerin Tahta duzenekler yaparak

siperden hic cikmadan tufek atisi yapabildiklerini, bomba firlatan

duzenekler yapildigini, Ingilizlerin Turk topcusunu yaniltmak ve zaten az

olan muhimmati bosa harcatmak icin tahtadan kocaman gemiler insa edip

yuzdurduklerini Topragin altinda bile savas oldugunu, her iki tarafin

tuneller acarak dusman siperlerinin altina kadar gelip patlayici

yerlestirdiklerini, bu sekilde iki tarafin da cok kayip verdigini  

 

 

 

Ikinci cikarmadan once Ingilizlerin komutanlarini degistirdigini, yeni

gelen Sopford'un emekli bir asker oldugunu, cikarma yapildiktan sonra uzun

zamandir Gelibolu'da bulunan tum subay kadrosunun siddetli itirazlarina ve

"Hemen simdi saldirirsak Turkleri arkadan cevirip bu isi bitiririz, bu

tepeler bombos" onerilerine karsin buyuk bir aptallik yaparak "Yoldan

geldik yorgunuz Bugun dinlenelim, yarin rahat rahat savasiriz" diyerek

askerlerine dinlenme emrini verdigini, cikarma yapan askerlerin bombos

tepeler onunde gun boyu denize girerek eglendigini, mangal yaparak keyif yaptigini   

 

 

 

Bu sirada cikarmayi haber alan Esat Pasa'nin Yarimadanin obur ucunda

bulunan birlige dusmani karsilama emrini verdigini, bu komutanin ise

"Askerlerim gunlerdir uykusuz ve yorgun Bu sartlar altinda yarimadayi

yuruyerek gecemeyiz" itirazini aninda o subayi gorevden alarak

cevaplandirdigini, yerine Anafartalar Grup komutani olarak Mustafa KEMAL'i

gorevlendirdigini, ac, yorgun ve sefil Mehmetlerin Mustafa KEMAL'in

arkasindan 20 saat yurudugunu, bu sirada Ingiliz askerlerinin kiyida mangal

ve piknik yaparak dinlendiklerini, bu iki zit ve mantiksiz sartlari yasan

birliklerin sabah gunesinde karsilastiklarini, Turk askerinin mermiyle,

mermi bitince sunguyle ve daha sonra kendini ucurumdan asagi atarak vatan

topragina yapilan son saldiriyi da durdurdugunu, Conkbayiri'nin 24 saat

icinde 7 kere el degistirdigini, bunun bir savas degil, bogusma oldugunu,

sonunda Ingilizlerin ne yaparlarsa yapsinlar bu isi basaramayacaklarini

anladiklarini, Ingilizlerin ve tum isbirlikcilerinin bu isten vazgecme

karari aldiklarini, Canakkale seferinin son direnisinin ileride vatani bir

kere daha kurtaracak ve Cumhuriyeti kuracak olan genc liderimizi tum

dunyaya tanittigini Musluman ulkelerde Mustafa KEMAL'in kahraman ilan

edildigini, kartpostallarinin ve posterlerinin kapis kapis satildigini  

 

 

 

Mustafa Kemal'in Anafartalar'da yaralandigini, kalbinin ustunde bulunan cep

saatinin parcalandigini ve sarapnel parcasinin derine girmesini

engelledigini, bu yaranin aylarca kapanmadigini, Mustafa KEMAL'in askerin

morali bozulmasin diye bu olayin tek sahidine sus emri verdigini, daha

sonra Liman Pasa'ya parcalanan saatini hatira olarak verdigini ve Liman

Pasa'nin cok sasirip heyecanlandigini ve kendi altin kostekli cep saatini

Mustafa KEMAL'e hediye ettigini  

 

 

Canakkale'de doktorlarin askerlerden daha cok yoruldugunu, binlerce

yaraliyla ilgilenmek zorunda kaldiklarini, Umitsiz vakalarla hic

ilgilenilmedigini ve kurtulma sansi olanlara oncelik verildigini, Bir Turk

doktorun onune kendi oglunun getirildigini, "Kurtulma sansi yok" diye

oglunu tedavi etmedigini, hemen bir sonraki yaraliyi istedigini,

yaralilardan ancak ertesi gun basini alabildigini ve o zaman oglunun

mezarina gidebildigini

 

 

 

 

Ingilizlerin kendi ifadelerine gore mukemmel bir geri cekilme plani

yaptiklarini, hicbir kayip vermeden cekip gittiklerini, onlarin ifadesine

gore Turklerin hicbir seyden haberinin olmadigini ama yine kendi

yalanlarini kendi kaynaklarindan suratlarina tukururcesine, ger cekilme

esnasinda bizim siperlerden onlarin siperlerine uzerine kagit sarilmis bir

tas firlatildigini, bu kagitta duzgun bir Ingilizceyle "Gittiginize

uzuluyoruz, Suveys Kanalinda Gorusuruz" yazdigini Bu olayin, geri

cekilmeden Turklerin haberleri oldugunu ama artik savasamayacak kadar

yipranmis olduklarini ispatladigini Okuma yazma oraninin yuzde beslerde

oldugu bir donemde bizim Canakkale'ye hangi yetismis evlatlarimizi

yolladigimizi ve memleketin en az 100 yilini bozuk para harcar gibi harcadigimizi

 

 

 

  Gelibolu topraklarina cikip, Marmara denizini gorebilen sadece tek bir

Ingiliz askeri oldugunu, bu askerin aslen Irlandali oldugunu, Turk askerini

sasirtmak icin gece kumsala tek basina cikip bir suru mesale yakarak

cikarma sanki oraya yapiliyormus gibi bir kandirmaca yapmaya calistigini,

bu askerin daha sonra yolunu kaybederek yarimadanin cok icerisine kadar

girdigini, daha sonra bir sekilde donerek kurtuldugunu, bu olayin yillar

sonra askeri gunlukler okununca ogrenildigini  

 

 

 

 

Savasta Turk ordusunun tek bir pirpir ucagi oldugunu, bu ucagin arada

sirada askere moral vermek icin uctugunu, bu ucagin tum birliklerimizin

sevgilisi oldugunu ve ona "Tek Kuyruk" adini taktiklarini

 

 

  Savasin ozellikle sonlarina dogru ordunun istihkaklari azalttigini, askere

gunde sadece yarim ekmek verilebildigini, bu ekmegin de tas gibi kuru

oldugunu Aclik icinde siperlerde yasayan Mehmetlerin ayakkabi koselelerini

kaynatip corba niyetine icmeye calistiklarini Eger fedakarlik buysa bizim

bildigimiz hicbir fedakarligin fedakarlik olmadigini

 

 

 

Medeniyetin oncusu Ingilizlerin beyaz bayrak sallayan Turk askerlerini

kursuna dizdigini, esir askerlerimizi tahta barakalara doldurarak

diri diri yaktiklarini Esir alinan ac Turk esirlere maymunlara fistik atar

gibi yiyecek kirintilari atarak eglendiklerini Turk askerinin savasta

silahsiz dusman askerini oldurmediklerini hayretle gorduklerini, bu sayede

cok sayida Ingiliz ve Anzak'in olumden dondugunu, bunlardan birinin sonraki

yillarda Ingiltere Genel Kurmay Baskani oldugunu, bu adamlarin insanlik

adina ne varsa Canakkale'de bizden ogrendigini, savasin sonlarina dogru az

da olsa evcillestiklerini, Canakkale ile yapilan her belgeselde bu temanin

abartiyla islendigini, bu savasin kendilerine de

buyuk pay cikararak ve yasadiklari agir yenilgiyi psikolojik olarak ortbas

etmek icin yapilan son centilmen (!) savas oldugunu utanmadan

soylediklerini, Turk kokenli yapilan belgesellerde inanilmaz bir Ingiliz

yalakaligi yapildigini, Hicbir belgeselde Canakkale'de yasanan olaylarin

sansursuz ve adam gibi anlatilmadigini

 

 

 

Ingiltere ve Avustralya'nin aradan bu kadar yil gectikten sonra

Gelibolu'nun kuresel miras oldugunu ve uluslar arasi toprak sayilmasini

istediklerini, kendi sehitliklerinin oldugu bolgelerin ise kendi topraklari

olarak kabul edilmesini istediklerini

 

 

Anzak gunu olarak kutlanan 25 Nisan'da TV'lerde Anzak torenlerinin en ince

ayrintisina kadar anlatildigini, ayni gun yapilan bu memleketin gercek

sahibi her gorusten Turk genclerin 20 bin kisilik yuruyusunun ise Turk

TV'leri tarafindan sansurlendigini, gosterilmedigini, Ataturk'un

Canakkale'de emperyalizme attigi tokat cezalandirilircasina kendisinden

kerhen (zoraki) bahsedildigini

 

 

  Canakkale deniz zaferinin 91 Anma yildonumu olan 18 Mart Gecesi, Biri

haric hicbir ulusal kanalin adam gibi bir yayin yapmadigini, bu kanalin

yayinladigi belgeselin ise prime Time bitiminden sonra (24:00)

yayinlandigini Diger TV'lerin belgesel ya da tartisma programi yapmak

yerine magazin, eglence, yarisma ve dizi film gosterimi yaptiklarini Bu

konuyla ilgili yayin yapan diger TV'lerin ise marjinal cizgiye sahip ulusal

olcekli kanallar oldugunu Gazetelerin ise

konuya lutfen degindiklerini

 

 

   

Canakkale savasinin sonuclari itibariyle hicbir savasla kiyaslanamayacak

kadar Dunya'yi etkiledigini, Bir cok ulkede politik gidisi etkiledigini,

ozellikle Rusya'da Bolsevik devrimine yol actigini Yarim milyon cesedin

ise Gelibolu'da topragin kimyasini degistirdigini ve yesillendirdigini

ve topragin altinda kemikler, bos mermi kovanlari ve patlamamis top

mermileri ciktigini

 

 

 

Tarihin en buyuk teknolojisine ulasan ve teknolojiyle her seyi

halledeceklerini zannedenlerin tarihin en buyuk yenilgisini aldiklarini

Gogus goguse hicbir carpismayi kazanamadiklarini Torunlarinin guya

bundan ders cikarip simdi uzun menzilli silahlar yaptiklarini, uzaktan

kumanda ile savastiklarini, hicbir ucaksavarin vuramayacagi yukseklikten

ucan ve bombalar atan ucaklar yaptiklarini, Irak'ta bu silahlarini

denediklerini Ne var ki gogus goguse carpismaya giristiklerinde gene

cuvalladiklarini, teknolojinin bir kere daha maglup oldugunu

 

 

  Ayrilirken hirsini alamayan Ingiliz ve Avustralyali askerlerin olu Turk

askerlerinin kafataslarini keserek ulkelerine goturduklerini Bu

yenilgiyi asla unutamayacaklarini, Bir gun mutlaka buraya yeniden

geleceklerini Biliyor muydunuz?Bilmiyorduk tabi Nereden bilecegiz

ki? Ders kitaplarinda yazmiyordu Ogretmenlerimiz bahsetmediler Gazeteler

yazmadi

 

   

Su anda televizyona bakiyorum Bir manken hanim kizimiz sevgilisinin cipine

binerken muthis bir frikik vermis Kameralar zoom yapiyor Goruntu

buyuyor Hayatimiz bu ekran ve goruntu tum ekrani kapliyor, hayatimizi

kaplar gibi Uzaklarda bir yerlerde soguk bir ruzgar esiyor Agac dallari

sallaniyor, yapraklar hisirdiyor, Bir kopek ulumasi geliyor bir

yerlerden Yerin altindan iniltiler geliyor sanki Yolcular artik

durmuyor gelip gectikleri ve bir devrin battigi bu yerlerde

Toprak uzgun, sukunetini koruyor Belli ki bagrinda yatanlari dusunuyor Ve

Mehmetlerin kemikleri sizliyor, sizliyor, sizliyor...

 

 

  

Ögretmenlerimiz:

Erkan BEKTAŞ

Faden AKSOY
Yönetim Kurulu

Şahin BAŞ
Başkan

Ünal BAYRAM
Başkan Yardımcısı

Mustafa DURMUŞ
Sayman

Recep AKIN
Yazman

Şeref ULUÇAY
Yedek Üye
Dilek ve Öneriler
Email: izzet@sarigul.de
 
Heute waren schon 6 Besucher (9 Hits) hier!
Nürtingen ve Cevre Türk Okul Aile Birlikleri Diese Webseite wurde kostenlos mit Homepage-Baukasten.de erstellt. Willst du auch eine eigene Webseite?
Gratis anmelden